Türkiye İhracatçılar Meclisi´nin Gaziantep´te açıkladığı ihracat verilerine göre Türkiye´nin Ocak ayında ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 artışla 12 milyar 15 milyon dolar oldu. Bu rakam Cumhuriyet tarihinin en yüksek Ocak ayı ihracat rakamı oldu. Birlik kaydından muaf ihraç kalemleri hariç, net mal ihracatının son 12 aylık kümüle artış performansı yüzde 6,1 oldu.
2014 Ocak ayı mal ihracatı verileri ve gelişimine dair Basın Toplantısı 1 Şubat 2014 Cumartesi günü Gaziantep´te gerçekleştirildi. Basın toplantısına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ile Gaziantep Valisi, Belediye Başkanı ve ilin önde gelen ihracatçı ve işadamları katıldılar.
TİM Başkanı Büyükekşi´nin açıkladığı verilere göre ocak ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 589 milyon dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yaparken, otomotiv sektörü 1 milyar 587 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada, kimyevi maddeler sektörü ise 1 milyar 404 milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada yer aldı.
Ocak ayında en fazla ihracat artışını yüzde 64 ile tütün sektörü, yüzde 48 ile savunma ve havacılık sanayi sektörü ve yüzde 40 ile süs bitkileri sektörü yakaladı.
2014 yılının Ocak ayında en fazla ihracat yapılan 3 ülke sırasıyla Almanya, Irak ve İngiltere oldu. Almanya´ya ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20 artarken, Irak´a ihracatımız yüzde 16, İngiltere´ye ihracatımız yüzde 18 artış gösterdi.
Ocak ayında ihracatımızın önemli oranda arttığı ülkeler arasında yüzde 202 artış ile Tayland, yüzde 153 artış ile Katar, yüzde 126 artış ile Ürdün, yüzde 123 artış ile Letonya ve yüzde 109 artış ile Suriye yer aldı.
Ocak ayında AB´ye ihracatımız yüzde 13 artarak 5,4 milyar dolara, Ortadoğu´ya ihracatımız yüzde 17 artarak 2,4 milyar dolara yükseldi. Kuzey Amerika´ya ihracatımız yüzde 18 yükselirken, BDT ülkelerine ihracatımız yüzde 4, Afrika´ya ihracatımız yüzde 2 artış gösterdi.
En fazla ihracat yapan ilk 10 ilimiz arasında ihracat artışında lider ilimiz Sakarya oldu. Sakarya Ocak ayında ihracatını geçtiğimiz yıla göre yüzde 50 artırdı. Bu ilimizi yüzde 17 ihracat artışı ile İzmir ve yüzde 14 ihracat artışı ile İstanbul takip etti.
Gelişmiş Ülkelerdeki Toparlanmayı Lehimize Çevirelim
Konuşmasında dünya ekonomisindeki gelişmeleri değerlendiren Büyükekşi şunları söyledi:
"Dünya ekonomisi 2013´ü, yavaş ve kademeli toparlanma yılı olarak kapattı. 2014 için de dünya ekonomisine ilişkin beklentiler oldukça iyimser. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu yıl, iyi bir büyüme performansı bekleniyor. Gelişmiş ülkelerin büyüme beklentilerine ve artan talebe bağlı olarak, dünya ticaretinde de artış bekleniyor. ABD ve AB başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki toparlanma sinyallerini lehimize çevirmemiz büyük önem taşıyor.
Umuyoruz ki geçici de olsa şu anda ülke gündemindeki negatif algılar sona erecek ve fırsatlarla dolu 2014 için, ekonomimize ve temel parametrelere odaklanmaya başlayacağız. Çünkü biz, dünyadaki olumlu beklentilerin ihracatımıza pozitif yansıyacağına ve bunun sonucunda 2014 yılı ihracat hedefimiz olan 166,5 milyar doları yakalayacağımızı düşünüyoruz.”
Döviz kurunda seviyeden ziyade, öngörülebilirlik ve rekabetçilik önem taşıyor.
Para piyasalarında yaşanan sıcak gelişmeleri de değerlendiren TİM Başkanı Büyükekşi konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"FED, parasal genişlemeden çıkışı Aralık ayında başlattı. 29 Ocak´ta ise aylık varlık alımlarını 10 milyar dolar daha azaltarak 65 milyar dolara indirdi. FED´in çıkış planını, Temmuz´a kadar tamamlaması bekleniyor. FED´in bu kararı, birçok gelişmekte olan ülkeyi olduğu gibi Türkiye ekonomisini de etkiliyor. Biz de son zamanlarda bu etkiyi en fazla Türk lirasındaki değer kaybı ile yaşıyoruz.
Kurdaki bu dalgalanmalara etki eden 3 etmen var. Bunlardan ilki FED´in kararları. İkincisi Merkez Bankası politika ve açıklamaları, üçüncüsü ise güncel siyasi gelişmeler.
Merkez Bankası 28 Ocak gecesi, döviz kurlarını sakinleştirme adına "yüksek ve kapsamlı faiz artışına” gitti. Merkez Bankasının bu kadar yüksek bir faiz artışı yapması başta KOBİ´ler olmak üzere tüm şirketlerin borçlanma maliyetlerini ciddi oranda artıracak. Büyümede ve istihdamda yavaşlama olabileceğinden endişe ediyoruz. Merkez Bankası gelişen olaylar karşısında zamanında daha proaktif davranmalı. Her halükarda, bu faiz artışının orta vadede piyasalardaki dalgalanmayı azaltarak ihracatçımızın önünü daha rahat görmesine yardım etmesini ümit ediyoruz.
Bu noktada paniğe gerek olmadığına inanıyoruz. Kısa vadeli dalgalanmaların piyasaların doğasında olduğunu bir kere daha hatırlatmak istiyoruz. Türk Lirasının değerini "eninde sonunda” bulacağına da inanıyoruz. Döviz kurunda bizim için seviyeden ziyade, öngörülebilirlik ve rekabetçilik önem taşıyor. Döviz riski bulunan ihracatçılarımızın, bu riskten korunmaya yönelik önlemleri dikkatlice değerlendirmelerini öneriyoruz.
Ayrıca bu yıl dışarıda rekabet daha da keskinleşecek.
İçeride ise ihracat, bugüne kadar hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. Biz bu noktada tüm sanayicilerimizi mutlaka ihracata yönelmeye davet ediyoruz. Bu yıl ihracat yapmayan firmalar da ihracat yapsın. Firmalarımız baş hedefleri arasına ihracatı alsın. Pazar araştırmasına daha fazla yönelsin, seyahatlere, ticaret heyetlerine öncelik versin. Tabiri caizse bu yıl Dünyayı ihracatla yeniden keşfedelim.”
Okyanusları Yüzerek Aştık, Derede Boğulmayalım
Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri değerlendiren TİM Başkanı şunları söyledi:
"Türkiye özellikle son yıllarda büyük çabalarla elde ettiği kazanımları, kaynağı belirsiz müdahalelerle kaybetmeyi hak etmiyor. Gündemimiz Ar-Ge, inovasyon, yüksek katma değerli bir ekonomiye geçiş olmalıyken, ne yazık ki biz enerjimizi kısa vadeli kısır çekişmelere harcıyoruz. Halbuki bizim büyük resmi görmeye devam etmemiz gerekiyor. Okyanusları aşıp, derede boğulmayalım. Uzun vadeli hedeflerimize inanmaya ve onların peşinden koşmaya devam edelim.
İşte bu yüzden ülkemizin geleceğine yön veren ihracatçılara, işadamlarına büyük iş düşüyor. Bizler ajandamızı değiştirmiyoruz. Türkiye potansiyelinden hiç bir şey kaybetmedi. Türkiye hedeflerinin hiçbirisinden vazgeçmedi. Bizim hedeflerimiz belli: 2023 yılında 500 milyar ihracat, 2 trilyon dolar milli gelir.
Reçetemiz de belli: İhracata dayalı; inovasyonla, tasarımla, markalaşmayla ve Ar-Ge´yle büyüyen yüksek katma değerli, inovasyon odaklı bir ekonomiye geçmek.
İşte bu yüzden ekonomik modelimizi "teknoloji ve bilgi rekabetine uygun" şekilde güçlendirmemiz büyük önem ve aciliyet taşıyor. Ancak bu şekilde Türkiye, yine tüm dünyadan pozitif anlamda ayrışacak bir hikaye ortaya koyabilir.